27 Aralık 2016 Salı

''Kediler'' Hakkında 10 İlginç Bilgi

1. Size alerjileri olabilir.

Kediniz sıklıkla öksürüyor mu? Suçlusu siz olabilirsiniz. 2005 yılında yapılan bir araştırmada 200 kediden birinde görülen kedi astımı, insanların yaşantıları yüzünden artış göstermekte. Kediler sıklıkla kapalı kapılar ardında tutulduğu için sigara, ev tozu, kepek, polen ve bazı tür kedi kumlarından etkilenmekte, bunlar da kedilerin solunum yollarında iltihaplara yol açmaktadır.


2. Kediler vakitlerinin çoğunu bakım için ayırır.


Belki çok şaşırtıcı değil ama Cornell Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre kediler zamanlarının %30 ile 50 arasını kendilerini temizlemek için harcıyorlar. 
Kendini temizlemenin birçok yararlı yanı vardır; kendini serinletir, rahatlatır, kan dolaşımını rahatlatır ve avcı hayvanların dikkatlerini çekecek kokulardan kurtulur. Bazen kediniz sizi bile yalayabilir, bu onun sizi ailesinin bir parçası olarak gördüğünün işaretidir. Tadını çıkarın!


3. Kediler aslında köpeklerle yaşayabilir.

Dilimize yerleşmiş ‘kedi köpek dalaşı’ gibi deyimleri unutun. Tel Aviv Üniversitesi’nde 2008 yalında yapılan bir araştırmada 6 aylık kediler ve 1 yaşındaki köpekler aynı ortama konulmuştur ve beraber yaşadıkları gözlemlenmiştir.

4. Okuduğunuz şeylere inat, kedinizi sevmek onun hoşuna gidecektir.

Kediler hakkında yapılan araştırmalarda kedilerin okşandıkça daha sinirli olduklarını okumuş olabilirsiniz. Fakat Viyana Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre aslında kediler okşanmaktan hoşlanırlar. Sadece bazıları gerçekten bunu sevmezler fakat yine de okşanmalarına izin verirler.


5. Mekan paylaşımlarını stratejik yaparlar.

Evcil kedilerin bunu yaptıklarını biliyoruz ama vahşi kedilerin bilmediğimiz çok daha fazla özellikleri var. 2013 yılında yapılan bir araştırmada 50 kediye GPS izleyici ve takip kameraları takılmış ve kedilerin kavga etmeyi önlemek için bizdeki devre mülk sistemine benzer bir sistem kurdukları gözlemlenmiştir.

6. Bir kedinin beyni köpeğinkinden daha karmaşıktır.

Tabi ki ikisinin de beyinleri çok ufak, vücut ağırlıklarının sadece %0,9’u kadardır. Fakat Psychology Today’in açıklamasına göre kedilerin beyin yüzeyleri insanlarınkine %90 oranla benzermiş. Kedilerde beynin kavramsal bilgi işlem kısmı köpeklere oranla daha gelişmiştir; bir kedide 300 milyon nöron bulunurken köpeklerde bu sayı 160 milyondur.

7. Doğru koşullar altında kısa süreli hafızaları oldukça iyidir.

Kısa süreli hafızadaki bilgiler genellikle bir dakika içinde unutulur fakat 2007 yılında yapılan bir araştırmada kedilerde bu sürenin 10 dakikaya kadar çıktığını gözlemlemiştir. Bunu yaparken kedilerin bir engelle sadece ön ayaklarının üzerinde durması sağlanmıştır. Engel ortadan kaldırıldıktan sonra kediye dikkati dağılması için mama verilmiş fakat kedi 10 dakika boyunca sanki engel yine oradaymış gibi ön ayaklarının üzerinde durmuştur. 
Fakat aynı kediler engeli gördüklerinde ve engel ortadan kaldırıldığında engeli hatırlayamadılar, görsel hafızaları çok da kuvvetli değilmiş. Sadece birkaç saniye akıllarında tutabildiler.

8. Yabani kediler ev kedilerinden daha uzaklara gidebilirler.

ki yıl boyunca izlenen 42 kedi üzerinde yapılan araştırmalara göre yabani kediler özgür ev kedilerine oranla daha çok gezerler. Kırma ırktan olan bir erkek kedi yaklaşık beş buçuk milyon metre kare alanda gezindi. Ev kedilerindeyse rekor 20 bin metre karede kaldı. 
Aynı araştırmaya göre vahşi kediler ev kedilerinden çok daha aktif. Ev kedilerinin %97’si uyumayı ve düşük enerjili işler yapmayı tercih ederken sadece %3’lük bir kısmı yürümek kovalamak gibi işler yapmayı tercih etti. Vahşi kedilerdeyse bu oran %14. Sebebi olaraksa sahipsiz kedilerin hayatta kalmak için yiyecek bulma, vücut ısısını yükseltmek zorunda olma gibi dürtüleri gösteriliyor.


9. Bazı hastalıkları bizlere çok benzer.

Kediler 250’den fazla kalıtımsal hastalığa yatkındır ve bunların çoğu insan hastalıklarına benzerdir. DNA’daki genetik bozukluklar kedilerde ‘Retinis Pigmentosa’ isimli kalıtımsal hastalığa neden olabilir, bu hastalığa yakalanma oranı insanlarda da 3500 kişide birdir. Ayrıca bizdeki HIV virüsüne benzer FIV virüsü de kedilerin DNA’larında nesilden nesle aktarılmaktadır.

10. Kediler ilk olarak Çin’de evcilleştirildiler.


Bilim adamların kedilerin ilk feda yaklaşık 4000 yıl önce Antik Mısır’da evcilleştirildiğini düşünüyorlardı fakat 2013 yılında yapılan yeni bir araştırma yaklaşık 5300 yıl önce Çin’de evcil kedilerin varlığının izini buldu. Araştırmaya göre kediler tarım yapılan ve depolanan yerlerdeki kemirgenleri çekici buldular. Bu da insanların işlerine yaradı, kediler fareleri temizliyordu, böylelikle hem kedi karnını doyurmuş oluyordu hem de tahıllar kemirgenler tarafından yenmiyordu. Tamamen bir evcilleştirme olmasa da kedilerle insanlar arasında karşılıklı çıkar ilişkisi eskiden beri vardı.

Sülük Deyip Geçmeyin

Tıbbi sülüğün kilogramı bin dolar



Samsun'dan Güney Kore ve İsviçre'ye ihracatı yapılan tıbbi sülüklerin kilogramı, yaklaşık bin dolara satılıyor.

Samsun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kadir Güven, Samsun'un sulak alanlarında özellikle "Hirudo Verbana" adı verilen sülük türünün yaşadığını, bu türün alternatif tıpta kullanıldığını söyledi.
Sülüklerin özellikle bataklık alanlarda doğal olarak ürediğini belirten Güven, "Bataklık alanlarda büyüyen, kanla beslenen tıbbi sülükler, insana veya hayvana tutunduğunda belli oranda kanı çeker ve sonra bırakır. Yani sürekli kan içmez. İnsan ve hayvanların vücudunda birikmiş çürük kan denilen kanı içer. Bu da insan vücudunun temizlenmesini ve sağlıklı hale gelmesini sağlamakta" dedi.
Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinde sülük üretimi yapıldığını vurgulayan Güven, dünyada tıbbi sülük olarak bilinen ve alternatif tıpta kullanılan sülüklerin kilogramının yaklaşık bin dolar civarında olduğuna işaret etti. Geçen yıl Samsun'dan Güney Kore ve İsviçre'ye 25 kilogram sülük ihracatı yapıldığını bildiren Güven, şöyle konuştu:
"Bunun karşılığında 22 bin dolar gelir sağlandı. Yani kilogramı 800 ile bin dolar arasında. İyi bir değere sahip olması nedeniyle sülük üretimi yapmak isteyen kişi sayında artış var. Bunların üretim sahalarını tek tek denetliyoruz, uygun alanlarda üretim yapanlara izin vereceğiz. Tıbbi sülüklerin üretiminin artmasının Samsun'un ihracatına ciddi derecede katkı sağlayacağını düşünmekteyiz."

"TEDAVİDE KULLANILAN 15 SÜLÜK TÜRÜNÜN SADECE 4'Ü TÜRKİYE'DE YETİŞİYOR"

Bölgedeki tek ihracat izni olan sülük üreticisi Muhammet Şen ise geçen yıl Güney Kore ve İsviçre'ye yaklaşık 25 kilogram sülük ihraç ettiklerini söyledi.

Amaçlarının, kotalarını doğal kaynakları koruyarak artırmak olduğuna işaret eden Şen, "Ülkemize daha fazla döviz sağlamak istiyoruz. Kırsal alanda işsizliğin de önüne geçiyoruz. Sülük romatizma, eklem, göz, kulak ve burun rahatsızlıklarında kullanılıyor. Ayrıca felçli hastalarda kullanılabilir. Dünyada 15 bin sülük çeşidi var, bunun sadece 15'i tıp tedavisinde kullanılabiliyor. Tedavide kullanılan 15 sülük türünün sadece 4'ü Türkiye'de yetişmekte. Kızılırmak Deltası'nda yetişen Hirudo Verbana sülük türüdür. Bu tür dünyada en çok tıpta kullanılan sülük türüdür" ifadelerini kullandı.

Sulak alanlardan yavruyken temin ettikleri sülükleri temiz suda beklettiklerini anlatan Şen, sülüklerin dokuz gün beslenmediğini, aç bırakılan sülüklerin daha iyi kan emdiklerini sözlerine ekledi.

"AĞIRLIĞININ 9 KATI KAN EMİYOR"

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfi Eroğlu, halk arasında tıbbi sülük olarak bilinen sülüklerin doğal ortamda bulunduğunu ve bazı tedavilerde kullanıldığını dile getirdi.

Plastik cerrahide de sülüklerden yararlanıldığını vurgulayan Doç. Dr. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sülük, kirli kanın dışarı atılmasını sağlar. Sülüğü bazı cerrahi müdahaleler sonrasında kullanıyoruz. Kopan bir parmak ve kolun yerine dikildikten sonra yaşanan birtakım damar probleminde kirli kanın dışarı akıtılması amacıyla bir destek tedavisinde sülükten faydalanmak mümkün ancak sadece sülük tedavisiyle problemi çözmek mümkün değil, sadece kirli kanın dışarı akıtılması amacıyla destek tedavisiyle kullanılabilir. Ayrıca, kirli kanın dışarı akıtılması noktasında gerek kalp damar cerrahisiyle ilgili yani damar dolaşımıyla ilgili birtakım problemlerde kullanılabiliyor."

Doç. Dr. Eroğlu, rekonstrüktif ameliyatlarında yine dokunun morarması, şişmesi ve kirli kanın birikmesi neticesinde oluşabilecek problemin önüne geçebilmek için sülükten faydalanma şansı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Steril şartlarda üretimi yapılan sülükler hemen sağlık ekiplerine ulaştırılıyor. Burada önemli olan sülüğün başka problemlere sebep olmaması için önlem alınmasıdır. Sülüğün yaptığı iki şey var, kirli kanın dışarı alınması ve salgıladığı bir takım enzimler neticesinde pıhtılaşma mekanizmasını değiştirmesi. Dolayısıyla kanın daha akışkan hale gelmesini sağlıyor. Bir sülük ortalama ağırlığının 9 katı kadar kan çekebiliyor."

Sokağınızdaki Hayvanlar İçin 5 Kış Hazırlığı

Havanın 10 derecenin altına düşmesiyle, sokaktaki hayvanlar için yılın en zor dönemi başladı. Vücut ısılarını korumak ve yemek bulmak için her zamankinden fazla enerji harcaması gereken hayvanlar, aynı zamanda kendilerine kötü davranan insanlarla da mücadele etmek zorunda.

Sert kış günlerinde sokak hayvanlarına yardım ederek hayatlarını kurtarmak için neler yapabilirsiniz?
  1. Sokağınıza su kabı yerleştirin
Kedi, köpek ve kuşların güzel havalarda su kaynağı olarak kullandığı küçük birikintiler kış aylarında donduğundan su bulmaları zorlaşır. Büyük bir pet şişeyi yarıya keserek iş görecek bir su kabı yapmış olursunuz. Kaba sıcak su koyarak daha uzun süre içilebilir halde kalmasını sağlayabilirsiniz. Sokağınızdaki birkaç hayvanseverle iş birliği yaparak su kabının sürekli temiz ve dolu kalmasını sağlayabilirsiniz.
  1. Onları doyurun
sokak2
Yine plastik büyükçe bir şişeyi ikiye keserek işlevsel yemek kapları yapabilirsiniz. Evdeki artan yemekleri çöpe atmaktansa ayrı bir poşette biriktirin ve sokağın çöp tenekesinden uzak ve arabaların park etmediği bir bölgesine yerleştirin. Mama alamıyorsanız, bir parça kemikle beraber pişireceğiniz makarna ya da kırrılan yumurtalardan yapacağınız omlet, sokak hayvanlarına sandığınızdan daha fazla yarar sağlar. Hayvanlara bozuk yemek vermemeye dikkat edin. Soğuk havalarda direnci azalan hayvanlar için bir ishal vakası bile ölümcül olabilir.
  1. Kısırlaştırın
sokak3
5199 no’lu Hayvanları Koruma Kanunu gereğince sokak hayvanlarını kısırlaştırma, belediyelerin asli görevlerindendir. Bağlı olduğunuz belediyeyi arayarak sokağınızdaki hayvanların kısırlaştırılma sürecini takip edin. Ayrıca pek çok veteriner sokak hayvanlarının kısırlaştırılması için kampanyalar düzenlemekte. Mahalle veterinerinizle konuşarak sokaktaki hayvanların kısırllaştırılması için iş birliği yapın. İşlemden sonra hayvan ayılana ve eski haline geri dönene kadar sokağa salınmadığından emin olun.
  1. Yuva verin
sokak4
Yaşamının sonuna kadar sizinle kalma garantisi veremiyorsanız, sokaktaki hayvanları eve almayın. Zemin katta oturuyorsanız balkonda, varsa bahçenizde sokağınızdaki hayvanlara ev ve kulübe desteği verebilirsiniz. Barınağı balkon, bahçe ya da sokağın arabaların park etmediği bir bölümüne yerleştirin. Barınak içine havlu, battaniye gibi şeyler koymayın. Hayvanlar ısınsın diye iyi niyetle yerleştirdiğiniz kumaşlar kısa süre içerisinde ıslanarak barınağı yaşanabilir bir yer olmaktan alıkoyar. Ayrıca sahiplenmek istiyorsanız da lütfen hayvan satın almayın. Barınaklar ve sokak hayvanlarının gönüllü olarak tedavisini yapıp yuvalandıran veteriner klinikleri bakacağınız ilk adres olsun.
  1. İyileştirin
sokak5
Yaralı hayvanları veterinere götürün, belediyenin veterinerlik bölümünü arayarak iyileştirildiklerinden emin olun. Bunları yapacak imkânınız yoksa ve hayvan size çekinmeden yaklaşıyorsa eczaneden temin edeceğiniz acıtmayan tentürdiyotlar (betodin, baticon gibi) ile pansuman yapabilir, antibiyotikli göz damlasıyla gözlerindeki iltihapları silebilirsiniz.

Bakımı En Kolay İlk 5 Evcil Hayvan

1. Dayanıklı balıklar: Beta ve Japon balıkları gayet dayanıklı balıklardır fakat bu balıklar için genel olarak bilinen betaların bardakta, Japon balıklarının da fanusta beslenmesi sağlıklı bilgiler değildir. Beta balıkları için minimum akvaryum hacmi 30 lt, Japon balıkları için ise 35 lt civarında olmalıdır. Nasıl beslendiklerine gelecek olursak tabi ki akvaryuma kurduğunuz tesisata göre değişecek olup günlük olarak yemlemeniz ve akvaryumun durumuna göre 1-2 haftada bir suyun bir kısmını tazelemeniz yeterli olacaktır.

2. Yılanlar, sürüngenler, akrep ve tarantula gibi canlılar: Evet yanlış duymadınız bu canlılar evde de beslenebilir ve beslemesi de gayet kolay canlılardır. Çok sık yemek yemezler, hafta bir veya bir kaç haftada bir beslenmeleri yeterli olur. Ortamlarını çok fazla pisletmezler ama yine de akvaryum veya kaplarını temizlemek gerekir. Bu canlıların bakımda önemli noktalardan biri ısıdır. İstedikleri sıcaklığı korursanız kapları dışında gereken şeyler aydınlatma, su ve yiyecek, saklanacakları ve tüneyecekleri objeler. Bu canlıların ebatlarına göre saklama alanları ve bakımlarının zorluğu artar.

3. Kaplumbağalar : Kaplumbağalar da dayanıklı balıklar gibidir. Günlük olarak 1-2 defa yemlemeniz ve belirli aralıklar ile suyunu değiştirmeniz yeterlidir. Ayrıca ömürleri uzun canlılardır sizleri uzun süre yalnız bırakmazlar.

4. Hamsterlar: Bunlarda bakımı kolay hayvanlardır. Kafeste bakılır ve günlük olarak yem ve su isterler. Kafes için bakım isterler, kafesten çişlerini ve dışkılarını temizlemek gerekir. Düzenli olarak kafes altına serilen kağıt değiştirilmelidir. Ayrıca ısırmamaları için biraz ilgiye ihtiyaç duyarlar. Gece canlısı oldukları için gündüz biraz hareketsiz kalabilirler ve ömürleri yalnızca 2-3 yıldır.

5. Küçük kuşlar : Muhabbet kuşu gibi evcil ve bakımı kolay kuşlar tercih edilebilir. Günlük olarak kafeslerinin alt kağıdı değiştirilmeli ve yemek, su verilmelidir. Bunun dışında bakımları çok fazla detay içermez. Çok fazla ötücü olmayan bir kuş avantajlı olur, zarar vermedikçe elinize alabilir ve evde uçmalarına izin verebilirsiniz ama bu her tür için geçerli değildir. Çünkü bazı türleri tekrar yakalayıp kafese koymanız eziyete dönüşebilir.


Mimari Ve Tasarımda Çığır Açan 13 Hayvan Türü

Pek çok hayvan kolayca diğer hayvan türlerinden koruyabilecekleri, güvenli yuvalar bulma peşindedir. Fakat bazı hayvan türleri sığınak bulmakla yetinmeyip, kendine bir yuva inşa ediyor. Doğa Ana’nın yarattığı en iyi mimarlardan olan bazı hayvan türleri, bilim insanlarının ağzının açık kalmasına sebep olan bazı eserlere imza atıyor.
Mimari ve tasarımda çığır açan hayvanların ve yuvalarının görüntüleri, National Geographic için çalışan fotoğrafçı Ingo Arndt’ın yeni kitabı “Animal Architecture”da bir araya geldi.
İşte 13 örnekte, doğuştan mimar olan hayvan türleri…
1. Hoşsohbet dokumacı
Philetairus socius, yani hoşsohbet dokumacı olarak bilinen bu kuş türü, yalnızca Güney Afrika, Namibya ve Botswana’da yaşıyor.
Komün halinde yaşayan kuşlar, dev yuvalar ‘dokuyor’.
İnce uzun çubuklar ve ot kullanarak dokudukları yuvaları, bozulmadan kalıyor.
Yuvanın en içlerindeki odacıklar, geceleri daha sıcak olacak şekilde yapılıyor. Böylece kuşlar geceyi üşümeden geçirebiliyor.
Yuvaların her birinde, birkaç nesil bir arada yaşıyor.

2. Avustralyalı dokumacı karıncalar
Orta Afrika ve Güneydoğu Asya’da yaşayan dokumacı karıncalar, kendine canlı yapraklardan yuva yapıyor. Larva ipeğini kullanarak yaprakları yapıştırıyor ve birer yuva haline getiriyorlar. Tek bir yapraktan yuva yaptıkları gibi, pek çok yaprağı yapıştırarak yaklaşık yarım metre uzunluğunda yuvalar da dokuyabiliyorlar.
3. Vogelkop çardak kuşu
Erkek çardak kuşları kuşları, çeşitli otları ve çubukları kullanarak kameriye benzeri küçük kulübeler yapıyorlar.
 
Amaçları dişi kuşları kendilerine çekmek ve onlarla çiftleşmek.
Hayvanlar aleminin en mükemmel iç dekorasyoncuları olan çardak kuşları, çiftleşecekleri kuşları çekebilmek için rengarenk meyveler topluyor ve onları bir ahenk içinde yuvaya diziyor.
İronik bir durum ama, dişi kuşlar yavrularını büyütmek için bu yuvaları kullanmıyor.
4. Beyaz pusula karıncası
İngilizcede ‘Compass termite’ adıyla bilinen bu karınca türü, büyük ve çizi gibi yere saplanan yuvalar inşa ediyor.
Bu karınca türüne ‘pusula’ denilemsinin sebebi, yuvalarını kuzey-gün yönünde inşa ediyor olmaları.
Yön bilgileri bu denli hassas olan karıncalar, yuvalarını kuzey-güney yönünde yaparak, aynı ısıda tutmayı başarıyorlar.

5. Bal arıları
Fotoğraf: Bigstock
Bal arılarının tüm hayatı yuvaları etrafında geçiyor.
Salgıladıkları yapışkan madde sayesinde yuvalarını kuruyorlar. Bütün beslenme faaliyetleri ile yavrularını yetiştirme işini de burada yürütüyorlar.

6. Avrupa kırmızı orman karıncası
Avrupa kırmızı orman karıncası, orman zemininde büyük tümsekler yaratıp, yuvalarını da bunun içine kuruyorlar. Bu tümseklerden bazılarının arasında bazı geçitler de bulunuyor. Ana yuva ile ona bağlı oluşan diğer yuvalar, birinden birinde tehlike olması halinde birbirlerine kaçıyorlar.

7. Kırmızı çömlekçi kuşu
Kırmızı çömlekçi kuşu, yuvasını kil ve çamurdan yapıyor. Yaptıkları bu güçlü yuvalar yırtıcılara karşı koruma sağlıyor.
Çömlekçi kuşları yuvalarını terk ettiğinde de, diğer kuşlar bu yuvaları korunma amaçlı kullanabiliyor.

8. Baya dokumacı kuşu
Baya dokumacı kuşları, dikenli palmiye ağaçlarına ve akasya ağaçlarından sarkan, çok zarif yuvalar yapıyor.
Aynı zamanda sulak yerlerin de üzerinde asılı duran yuvalar, böylece yırtıcı hayvanların ulaşımından uzak tutulmuş oluyor.
Bu tip yuvalar genelde koloni halinde bulunuyor ama, diğerlerinden izole, tek başına duran yuvaları bulmak da mümkün.

9. Wasp
Yabanarılarının birçoğu aslında yuva yapmıyor. Bunun yerine tek başına olmayı, hatta asalak yaşamlar sürmeyi tercih ediyor. Daha sosyal olan yaban arıları ise pek zarif, kağıttan yapılma yuvalar yapıyorlar.
Arılar yuva yapımında bitki posası, tükürük, reçine ve başka bazı materyalleri de kullanıyor. Yuvanın görüntüsü, bal arılarının kovanına benzese de, materyali farklı oluyor.

10. Kunduzlar
Kunduzların yaptığı barajlar sayesinde ağaçlık yerler suyla doluyor. Yuvalarına yalnızca su altındaki bir açıklıktan giriş yapılabiliyor. Böylece yırtıcı hayvanlardan kaçınıyorlar ve kışın yiyecek avına çıkmaları da kolaylaşıyor. İnşa ettikleri barajlar devasa boyutlara ulaşabiliyor. Bilinen en büyük kunduz barajı, Kanada’daki Wood Buffalo doğal parkında bulunuyor; barajın uzunluğu yaklaşık 850 metreyi buluyor. Suyun çok derin olduğu durumlarda, yaptıkları oyuklarda yaşamaya devam ediyorlar.

11. Montezuma Oropendola 
Montezuma oropendola adlı kuş, küçük dalları ve otları kullanarak kendine yuva yapıyor. Çoğunlukla, yaklaşık 30 kuştan oluşan koloniler halinde yaşıyorlar.
Kolonide dominant bir erkek bulunuyor ve tüm diğer dişilerle de o çiftleşiyor.

12. Kırlangıç kuşu
Bazı kırlangıç kuşları, pek çok farklı materyal kullanarak kendine yuva yapıyor. Bazısı ise hiçbir şey yapmayıp, terk edilmiş yuvaları benimsiyor.
Bazı kırlangıç türleri ise, yuvalarını öncelikli olarak kendi tükürükleriyle inşa ediyor. Bu yuvaların çok lezzetli olduğunu düşünen ve bunları yiyen insanlar da var.

13. Şayak sineği
Şayak sinekleri pupa evresini geçtikten sonra, etrafında oldukça sert bir koza oluşturuyor. Kozayı çakıl taşlarından, kumdan, deniz kabuklarından ve başka bazı göl ya da nehir yatağında bulunan materyallerden yapıyor.
Bu maddeleri kendi ipeği sayesinde birbirine yapıştırıyor ve sonra da yetişkinlik evresine doğru güvenle kanat çırpıyor.

SOSYAL MEDYA NEDİR ?

Herkesin dilinden düşmeyen, artık oldukça aşina olduğumuz bir kavram ''sosyal medya''. Peki bu kavramı kısaca anlatmak gerekirse ... Sizlere burada ödevimin ilk bölümünden kısa bir alıntı sundum. Öptüm.

1. SOSYAL MEDYA NEDİR ?
Son zamanlarda sosyal medya olarak tanımlanan internet tabanlı uygulamalarla yeni bir trend ortaya çıktı. Bu internet uygulamaları, kullanıcılar ve kullanıcıların memnuniyetiyle haberdar ettikleri kişiler aracılığıyla başvuranlar arasında gittikçe daha çok artan bir etkileşim sağlamaktadır. Bu içerik, fotoğraf, video, metin ve medyaya ilişkin karışık oluşumlar içererek çeşitlilik gösterir.(Komito ve Bates, 2009: 233) Sosyal medya zaman ve mekân sınırlaması olmadan (mobil tabanlı), paylaşımın, tartışmanın esas olduğu bir insanî iletişim  şeklidir. “Teknoloji, telekomünikasyon, sosyal iletişimin kelimeler, görseller, ses dosyaları yolu ile sağlandığı bir yapıya sahiptir.  İnsanlar hikâyelerini ve tecrübelerini bu bağlamda paylaştığı bir çerçeveye de sahiptir.”(http://tr.wikipedia.org, 2010) Genel olarak bireylerin internette birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımlar sosyal medyayı oluşturur.(http://www.kurumsalhaberler.com, 2010) Sosyal medyada, sosyal ağlar ve toplu gruplar yer alır. İnsanlar, kurumlarını tanıtırlar, arkadaş ilişkileri kurarlar, ürün servis, fikir ve nesnelerin içeriğine ilişkin bağlılık gösterirler.(Solis, 2010: 6) Sosyal medya en yüksek derecede paylaşımın gerçekleştiği, online medyanın yeni bir türü olarak fırsatlar sunduğu en yeni fikirlerden biridir ve aşağıdaki özellikleri içerir (Mayfield, 2010: 6):
Katılımcılar: Sosyal medya katılımcıları cesaretlendirir ve ilgili olan her bir kullanıcıdan geri bildirim alır.
Açıklık: En çok sosyal medya servisleri geribildirime ve katılımcılara açıktır. Bu servisler oylama, yorum ve bilgi paylaşımı gibi konularda cesaret aşılarlar. Bunlar çok nadir ulaşıma yönelik engeller koyarlar.
Konuşma: Geleneksel medya yayına ilişkin iken (içerik aktarımı ya da dinleyiciye bilgi ulaşımı), sosyal medya iki yönlü konuşmaya olanak tanıması bakımından daha iyidir.
Toplum: Sosyal medya topluluklara çabuk ve etkili bir oluşum için izin verir. Topluluklar da böylece sevdikleri fotoğraf, politik değerler, favori TV şovları gibi ilgili oldukları şeyleri paylaşırlar.
Bağlantılılık: Sosyal medyanın çoğu türü, bağlantılı işler gerçekleştirir; diğer siteler, araştırmalar ve insanların ilgili oldukları herhangi bir konuda link verilmesine olanak tanır. Sosyal medyanın bu özellikler çerçevesinde geleneksel medyadan farkı ise  şöyle sıralanmaktadır (http://tr.wikipedia.org/, 2010):
Erişim: Hem geleneksel medya hem de sosyal medya teknolojileri herkesin genel bir kitleye erişebilmesine olanak tanır.
Erişilebilirlik: Geleneksel medya için üretim yapmak genellikle özel şirketlerin ve hükümetlerin sahipliğindedir; sosyal medya araçları genel olarak herkes tarafından az veya sıfır maliyetle kullanılabilir. 
Kullanılırlık: Geleneksel medya üretimi, çoğunlukla uzmanlaşmış  yetenekler ve eğitim gerektirmektedir. Çoğu sosyal medya için bu geçerli değildir, yani herkes üretimde bulunabilir. 
Yenilik: Geleneksel medya iletişimlerinde meydana gelen zaman farkı (günler, haftalar, hatta aylar) anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir. (Tepkilerin zaman aralığına katılımcılar karar verir). Geleneksel medya da sosyal medya araçlarına adapte olmaktadır.

Kalıcılık: Geleneksel medya yaratıldıktan sonra değiştirilemez (bir dergi makalesi basıldıktan ve dağıtıldıktan sonra aynı makale üzerinde değişiklik yapılamaz); oysa sosyal medya yorumlar veya yeniden düzenlemeyle anında değiştirilebilir.

Düğün Yapmayı Hobi Haline Getirenlere ...

Düğün yapmalara doyamadınız, hala da düğün düğün diyosanız ama ay kafa yormakta zor bu işlere insanın düğün yapası geliyo bi evlenesi geliyo da ama düşününce kaçıyo diyenlerdenseniz durun ve sakinleşin şimdi siz hiç kendinizi yormayın sizin için takısından tokasına, gelinliğinden damatlığına, inciğinden cıncığına her şeeeeeyyyy Düğün Master'da. Hemen tıklayın 1 haftaya düğün hazır. 
Hadi öptüm byeeee düğüne beni de çağırmayı unutmayın :))))

DÜĞÜNÜNÜZ VARSA BUYRUN ...

Düğün yapıcaksınız ve yer konusunda kafanız mı karışık ? İstanbul Gönen Hotel size tavsiyem. Bence beni dinleyin çokta düşünmeyin yapın gitsin düğünü burda. Mümkünse çok kişi çağırmayın malum hotel yani elli beş bin kişi kapasiteli değil, yemekler, servis, ilgi, alaka on numara. Fiyat konusuna hiç girmiyorum valla düğün yapıcaksanız onu da ayarlıyıvermiş olun bi zahmet. Baktınız olcak gibi değil yemekler için size bi catering linki attım bile tık tık lütfen belki ücret hafifler. Hepinizi seviyorumm evli mutlu çocuklu yıllaaarrrrr......

''İnternetin Gazetesi'' Haber Yorumu

İnternetin Gazetesi'nde yer alan habere göre:


Avrupa yakasındaki 7 ilçenin bazı bölgelerine, bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle 30 Aralık Cuma günü elektrik verilemeyecek.
BEDAŞ’tan yapılan açıklamaya göre;
Çatalca’da Karamandere Mahallesi, Karaman Dere Sokak, Müjde Çıkmazı Sokak, Münir Sokak, Müslim Çıkmazı Sokak, Müstesna Sokak, Nakış Çıkmazı Sokak, Karacaköy Merkez Mahallesi, Açelya Çıkmazı Sokak, Mustafa Kemalpaşa Caddesi, Ferah Çıkmazı Sokak, Karacaköy Caddesi, Rehber Çıkmazı Sokak, Narin Sokak ve civarında 08.00-16.00 saatleri arasında  yapılacak.
’de Kireçburnu Mahallesi, Ada Sokak, Prof. Dr. Aykut Barka Caddesi, Alparslan Sokak, Akgül Sokak, Ülker Sokak, Duygu Sokak, Mehmet Efendi Çıkmazı Sokak, Sümbül Sokak, Akpınar Sokak, Akdeni?z Sokak ve civarı 09.00-13.00, Ayazağa Mahallesi, 208. Sokak, 131. Sokak, 130. Sokak, 128. Sokak ve civarı ise 13.00-16.30 saatleri arasında elektrik alamayacak.
’de, Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi, Nadide Caddesi, Nadide Çıkmazı Sokak ve civarına 09.00-17.00 saatleri arasında elektrik verilmeyecek.
’da, Terazidere Mahallesi, Gürsoy Sokak, Rüya Sokak, Karaman Sokak, Güneş Caddesi, Funda Sokak, Feza Sokak, Hakan Sokak ve civarında 09.00-16.00 saatleri arasında elektrik kesintisi uygulanacak.
’de, Fevzi Çakmak Mahallesi, 904. Çıkmaz Sokak, 2. Bülbül Sokak, 2. Fabrikalar Sokak, Halkalı Caddesi, İzmir Sokak, Kanarya Sokak, Konfor Sokak, Kuzey Sokak, 6. Yıldız Sokak ve civarı 09.00-13.00 saatleri arasında elektrik alamayacak.
’ta, Atatürk Mahallesi, Akarsu Sokak, Dağhan Sokak, Savaş Sokak ve civarında 09.00-20.00 saatleri arasında elektrik kesintisi yapılacak.
Beylikdüzü’nde, Beylikdüzü OSB Mahallesi, 4. Cadde, 5. Cadde ve civarına 15.00-19.00 saatleri arasında elektrik verilemeyecek.(Mynet)

Görüldüğü üzere haber net, kısa, gereksizlikten kaçınılarak, yeterli ve gerekli bilgiler okuyucuya sunularak oluşturulmuştur.
Haber ulaşmak için tık tık: HaberinGazetesi

28 Kasım 2016 Pazartesi

Yeni Medya Ve Var Olma

Herkesin artık az çok aşina olduğu ve geleneksel medyanın işlevlerini hızla kendi üzerine geçiren yeni medya ortamları markalar için olmazsa olmaz mecralar haline gelmiştir.
Markalar ulaşılabilir, proaktif ve etkileşimli var oluşlarını göstermek ve işlevsel biçimde kitlelerine sunmak için sosyal medyadan sıkça yararlanmakta,yararlanmak durumunda kalmaktadır.
Blinçlenen kitleler sorunlarına hızlı cevap, sürekli etkileşim değişim, gelişim ve bunların kendileriyle paylaşımını bekler duruma gelmekte sosyal medya da bu ihtiyaçları karşılamak adına en verimli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Bunun yanında firmaların kendilerine ait web siteleri kurumsallığın bir parçası olmuş ve bu web site tasarımları marka imajıyla ilişkilendirilerek güçlü olmalıdır.
Bu siteler ne kadar imaja katkılı veya imajın yansımasıyla güçlü olursa yeni medya reklam ortamlarından google reklamlarında kendilerine yer bulmada bi o kadar maddi açıdan karlı duruma geçecek, sitelerini üst sıralara taşımada rahat edeceklerdir.
Bir nevi kazan kazan durumu da diyebileceğimiz bu durum kalite standartlarını koruma konusunda çok kullanışlı olup, kalite karşılığında gider tasarrufu sağlamak olarak görülmelidir.

14 Kasım 2016 Pazartesi

DERGİLERİ KİM SEVMEZ Kİ !

Selam selam selam selam

Şahsen ben dergilere bayılıyorum, gazete okumayı da severim ama dergi ayrı bi keyif benim için, ikisi ayrı kulvarlar sonuçta.

Ama maalesef sürekli alamayabiliyorum, alıyım diyorum ay koycak yerim yok, alıyorum ay unuttum sanırım yemek yediğim yerde falan falan bunu böyle uzatmak mümkün - Fiyatlarınında pek bi uygun olduğu söyleyemeyiz tabi -

Bende bu derdimden muzdarip dedim sizinle bu dertlere deva, yeni medyanın gücü adına bi kaç site bakalım :)

FASHİONONETV http://fashionone.tv/

Ben modayı, modaya dair olan biraz da ünlü camiası severim derseniz, kaçırmayın tam sizlik. Canınız sıkıldıça tık tıııkkk



Mücevher, altın ve bunlara dair sektörel işler ... Sizde onlardan biriyseniz, kişisel zevkiniz bu yöndeyse bakın derim.

VOGUE http://vogue.com.tr/

Vogue'u bilmeyeneniz yoktur da tamam tamam hadi ben bakmıyorum bilmeyen varsa da okusun ve sonra linke gidip iyice öğrensin :) Zengin içeriği, inanılmaz star kullanımı - Ve hatta inanılmaz starları yaratması - Dünyanın 1 numaralı moda dergisi işe ay aman açın bakın.



Son olarak iletişim, pazarlama sektöründen bi güzelle sizi uğurluyoruz, boş duranı allah sevmez açın açın okuyun.


Öptüm









13 Kasım 2016 Pazar

En Sevdiğim Bloggertoşkolarım :)

Blog açmak benim fikrim değildi, hiç bi iddiam da yok zaten fakaaaat okuması keyifli mi keyifli, paylaşımları güzel mi güzel olan bi iki arkadaşımın bloglarından bahsetmek istiyorum sizlere...

Öncelikle canım kankitoşum - boşuna bloggertoşkolarım dediğimi düşünmediniz herhalde - Ecem'in bloğundan konuşalım biraz. Nerde gerekli veya gereksiz ama tam olarak gündemin içinden olan haber, bilgi, paylaşım ha işte tam orda ecem ve haliyle:



Aynı şekilde minnoşum, fıstığım ebruşum da o ince ince konu işleyişi, güzel yorumlarıyla tam bi okunası: http://ekranadair.blogspot.com.tr/



Veeee tabiki merve aşkımın da yalın dili, merak uyandıran konu seçimleriyle okumlara doyamadığım bloğu: http://themeriidiaries.blogspot.com.tr/?m=1




BU ERKEKLER NEDEN BÖYLE SAKALLI SORUSUNU MERAK EDENLER BURDA MI ?

Çevremizdeki bu kadar erkek neden sakallı ? 


Biliyorum ki içinizde bu konuyu benim gibi merak edenler vardır. Yer yer ''Ay bu ne böyle sakal sevdası'' mırıldanmalarınızı en içten şekilde anlayabiliyor ve aynı duyguları paylaştığımızı belirtmek istiyorum :)


Gel gelelim neden sorusunun cevabına. Ben pek şaşırmadım aslında ee ne demişler kızların makyajı erkeklerin de sakalı :)

Sizleri daha fazla merak ettirmeden hadi geçelim araştırmacılarımızın bu soruya verdiği yanıtlara hepinizi seviyorummmm öpüldünüz şimdiden...

Yapılan son araştırmalara göre, erkekler kadınların ilgisini çekmek için bir ‘güç rozeti’ gibi sakallarını kullanıyormuş

sakal ile ilgili görsel sonucu

Kadınlar, sakalın görünümünü beğense de beğenmese de erkeği çekici buluyor, çünkü bu rozet, erkeği toplumda daha güçlü gösteriyor-muş.    (Bu kısımdan gerçekten emin miyiz :) diye sormadan geçemedim şahsen ben, ay neyse şimdi sakallı beyler alınır falan ama alınganlık yok lütfen yakışanlar da var tabikiii)

 

Bu teori, Batı Avustralya Üniversitesi'nde primatlar (maymum türleri) üzerinde yapılan bir çalışmanın ürünü. Araştırma ekibi, erkek primatların bulundukları toplumda kendi cinsel çekiciliklerini artırmak ve diğer erkekler üzerinde güç kurmak için vücutlarında gösterişli özellikler geliştirmesinin üzerine gitmiş. Bu özellikler; orangutanlarda yanak çıkıntısı, uzun burunlu maymunlarda uzamış burunlar, altın uzun burunlu maymunlarda üst dudak çıkıntısı, insanlarda ise sakal olarak belirlenmiş.

 

Araştırmacılar, 1842-1971 yılları arasında İngiltere'de kadın nüfusunun düştüğü dönemde sakal ve bıyık bırakmanın erkekler arasında oldukça arttığını da rapor etmişler.


Share on Facebook

Share on Twitter